top of page
Abominable kelimesi anlamı:
(adjective)
iğrenç, tiksindirici, berbat, nefret uyandırıcı.

Benzer Anlamlılar:

detestable, loathsome, abhorrent, disgusting, vile, repugnant

Zıt Anlamlılar:

admirable, praiseworthy, pleasant, likable

İlgili Kelimeler:

abominably, abominable snowman, abominable act

Abominable   kelimesi cümlede kullanımı:



1. İğrenç:
Aşırı derecede kötü veya tiksindirici


The weather was abominable during our vacation.
(Tatilimiz sırasında hava iğrençti.)

He committed an abominable crime.
(O, iğrenç bir suç işledi.)

The food at that restaurant was abominable.
(O restorandaki yemek iğrençti.)



2. Tiksindirici:
Hoş olmayan, mide bulandırıcı derecede kötü


The smell coming from the trash was abominable.
(Çöpten gelen koku tiksindiriciydi.)

Her behavior at the party was abominable.
(Partideki davranışı tiksindiriciydi.)

The conditions in the prison were abominable.
(Hapishanedeki koşullar tiksindiriciydi.)



3. Rezalet:
Ahlaki olarak kabul edilemez derecede kötü


It was abominable how they treated the animals.
(Hayvanlara yaptıkları muamele rezaletti.)

The corruption in the government is abominable.
(Hükümetteki yolsuzluk rezalet.)

The way he spoke to her was abominable.
(Ona konuşma şekli rezaletti.)

Abominable  kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:

  • The weather was abominable during their vacation.
    • (Tatilleri sırasında hava korkunçtu.)

  • She thought the food at the restaurant was abominable.
    • (O, restorandaki yemeğin berbat olduğunu düşündü.)

  • His behavior at the meeting was abominable.
    • (Onun toplantıdaki davranışı iğrençti.)

  • The conditions in the prison were abominable.
    • (Hapishanedeki koşullar korkunçtu.)

  • The crime he committed was abominable.
    • (Onun işlediği suç iğrençti.)

  • The movie received abominable reviews from critics.
    • (Film, eleştirmenlerden korkunç eleştiriler aldı.)

  • She couldn't believe the abominable language he used.
    • (O, onun kullandığı iğrenç dili inanamadı.)

  • The house was in abominable condition when they bought it.
    • (Evi aldıklarında ev korkunç durumdaydı.)

  • The team’s performance was abominable this season.
    • (Takımın bu sezonki performansı berbat.)

  • He was punished for his abominable actions.
    • (O, korkunç eylemleri için cezalandırıldı.)

  • The abominable smell in the room made it hard to stay.
    • (Odadaki iğrenç koku, orada kalmayı zorlaştırdı.)

  • The way they treated the animals was abominable.
    • (Hayvanlara yaptıkları muamele korkunçtu.)

  • She was shocked by the abominable lies he told.
    • (Onun söylediği iğrenç yalanlar karşısında şok oldu.)

  • The working conditions were simply abominable.
    • (Çalışma koşulları basitçe berbat durumdaydı.)

  • The dictator’s regime was known for its abominable practices.
    • (Diktatörün rejimi, korkunç uygulamalarıyla biliniyordu.)

  • The service at the hotel was abominable, and she complained.
    • (Oteldeki hizmet korkunçtu ve şikayet etti.)

  • He was abominable to his coworkers, showing no respect.
    • (O, iş arkadaşlarına karşı iğrençti, hiç saygı göstermedi.)

  • The abominable scene in the movie made her turn away.
    • (Filmin iğrenç sahnesi, onun yüzünü çevirmesine neden oldu.)

  • The teacher called his handwriting abominable.
    • (Öğretmen, onun el yazısını berbat olarak nitelendirdi.)

  • The politician's abominable comments caused public outrage.
    • (Politikacının iğrenç yorumları, halkta öfkeye neden oldu.)

Comments:

Yeni eklenenler

English words with letters on the sky for english dictionary (1).png

Günün Kelimesi

word of the day

Yeni Güncellenenler

English words with letters on the sky for english dictionary (2).png
bottom of page