top of page
Ablution
kelimesi anlamı:
(noun)
abdest, arınma, yıkanma.
(noun)
abdest, arınma, yıkanma.
Benzer Anlamlılar:
washing, cleansing, purification, bath
Zıt Anlamlılar:
-
İlgili Kelimeler:
morning ablution, ritual ablution
Ablution
kelimesi cümlede kullanımı:
1. Abdest:
Dini bir ritüel olarak belirli vücut kısımlarının yıkanması
He performed his ablutions before the prayer.
(Namazdan önce abdest aldı.)
The ritual ablutions are a significant part of their religious practice.
(Ritüel abdest alma, dini uygulamalarının önemli bir parçasıdır.)
She carried out her ablutions in preparation for the ceremony.
(Törene hazırlık olarak abdest aldı.)
2. Temizlik:
Genel olarak yıkanma veya temizlenme eylemi
The monks engaged in their daily ablutions at dawn.
(Monklardan her sabah şafakta günlük temizliklerini yaparlar.)
Ablutions are important for personal hygiene.
(Kişisel hijyen için temizlik önemlidir.)
After the long journey, he indulged in a thorough ablution.
(Uzun yolculuktan sonra kapsamlı bir temizlik yaptı.)
3. Arınma:
Manevi veya ritüel bir temizlenme eylemi
The ablution was seen as a way to purify the soul.
(Abdest, ruhu arındırmanın bir yolu olarak görülüyordu.)
They believed that ablutions would cleanse them of their sins.
(Günahlarından arınmak için ablutions yapacaklarına inanıyorlardı.)
Ritual ablutions are performed before entering the sacred temple.
(Kutsal tapınağa girmeden önce ritüel abdestler yapılır.)
1. Abdest:
Dini bir ritüel olarak belirli vücut kısımlarının yıkanması
He performed his ablutions before the prayer.
(Namazdan önce abdest aldı.)
The ritual ablutions are a significant part of their religious practice.
(Ritüel abdest alma, dini uygulamalarının önemli bir parçasıdır.)
She carried out her ablutions in preparation for the ceremony.
(Törene hazırlık olarak abdest aldı.)
2. Temizlik:
Genel olarak yıkanma veya temizlenme eylemi
The monks engaged in their daily ablutions at dawn.
(Monklardan her sabah şafakta günlük temizliklerini yaparlar.)
Ablutions are important for personal hygiene.
(Kişisel hijyen için temizlik önemlidir.)
After the long journey, he indulged in a thorough ablution.
(Uzun yolculuktan sonra kapsamlı bir temizlik yaptı.)
3. Arınma:
Manevi veya ritüel bir temizlenme eylemi
The ablution was seen as a way to purify the soul.
(Abdest, ruhu arındırmanın bir yolu olarak görülüyordu.)
They believed that ablutions would cleanse them of their sins.
(Günahlarından arınmak için ablutions yapacaklarına inanıyorlardı.)
Ritual ablutions are performed before entering the sacred temple.
(Kutsal tapınağa girmeden önce ritüel abdestler yapılır.)
Ablution
kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:
- He performed his morning ablution before breakfast. (Kahvaltıdan önce sabah abdestini aldı.)
- She was careful during her ablution, washing each part thoroughly. (O, abdest alırken her kısmı özenle yıkadı.)
- They practiced daily ablution as part of their religious rituals. (Onlar, dini ritüellerinin bir parçası olarak günlük abdest aldı.)
- The priest conducted his ablution before the ceremony. (Rahip, tören öncesi abdest aldı.)
- He found peace in the quiet moments of his ablution. (O, abdest alırken sessiz anlarda huzur buldu.)
- She taught her children the importance of ablution before prayer. (O, çocuklarına namaz öncesi abdestin önemini öğretti.)
- The soldiers performed their ablution in the early morning. (Askerler, sabahın erken saatlerinde abdest aldı.)
- His ablution was a time for reflection and spiritual cleansing. (Onun abdesti, düşünme ve manevi arınma zamanıydı.)
- They gathered at the river for their communal ablution. (Onlar, toplu abdest için nehirde toplandılar.)
- The monk’s daily routine included meditation and ablution. (Münzevinin günlük rutini meditasyon ve abdest almayı içeriyordu.)
- The practice of ablution is common in many cultures around the world. (Abdest alma pratiği, dünya çapında birçok kültürde yaygındır.)
- Before entering the temple, she performed a ritual ablution. (Tapınağa girmeden önce ritüel bir abdest aldı.)
- He took his time during ablution, finding it a calming experience. (O, abdesti alırken acele etmedi, bu deneyimi sakinleştirici buluyordu.)
- The pilgrims were instructed on the proper method of ablution. (Hacılara, doğru abdest alma yöntemi hakkında talimat verildi.)
- The ablution area was designed to accommodate many worshippers at once. (Abdest alanı, aynı anda birçok ibadet edeni barındıracak şekilde tasarlandı.)
- His ablution was interrupted by the sudden knock on the door. (Abdesti, kapıya aniden vurulmasıyla kesildi.)
- She explained the significance of ablution in her faith. (O, abdestin inancındaki önemini açıkladı.)
- The ritual ablution was seen as a way to purify the soul. (Ritüel abdest, ruhu arındırmanın bir yolu olarak görülüyordu.)
- He completed his ablution with a sense of spiritual renewal. (O, abdesti manevi bir yenilenme duygusuyla tamamladı.)
- The tradition of ablution has been passed down through generations. (Abdest geleneği nesiller boyunca aktarılmıştır.)
Comments:
bottom of page