top of page
Aberrant
kelimesi anlamı:
(adjective)
aykırı, anormal, sapkın, yoldan çıkmış.
(adjective)
aykırı, anormal, sapkın, yoldan çıkmış.
Benzer Anlamlılar:
deviant, abnormal, unusual, irregular, anomalous, peculiar
Zıt Anlamlılar:
normal, typical, conventional, standard
İlgili Kelimeler:
aberrantly, aberration, aberrant behavior, aberrant species
Aberrant
kelimesi cümlede kullanımı:
1. Sapmış:
Normalden veya alışılmıştan sapmış, anormal
His aberrant behavior raised concerns among his colleagues.
(Onun sapmış davranışı, meslektaşları arasında endişe yarattı.)
The results of the experiment were aberrant and unexpected.
(Deneyin sonuçları sapmış ve beklenmedikti.)
They noticed an aberrant pattern in the data.
(Verilerde sapmış bir desen fark ettiler.)
2. Anormal:
Doğal veya beklenen duruma uymayan, normalden farklı olan
The aberrant weather patterns have caused severe droughts.
(Anormal hava düzenleri şiddetli kuraklıklara neden oldu.)
His anormal interest in insects was considered aberrant by some.
(Bazıları tarafından onun böceklere olan anormal ilgisi sapkın olarak kabul edildi.)
The child's aberrant growth rate puzzled the doctors.
(Çocuğun anormal büyüme hızı doktorları şaşırttı.)
3. Farklı:
Standart veya kabul edilmiş normlardan farklı olan
The artist's aberrant style set him apart from his contemporaries.
(Sanatçının farklı tarzı onu çağdaşlarından ayırdı.)
Her aberrant way of thinking led to innovative solutions.
(Onun farklı düşünme şekli yenilikçi çözümler getirdi.)
The aberrant species of fish was found in an isolated lake.
(Farklı balık türü, izole bir gölde bulundu.)
1. Sapmış:
Normalden veya alışılmıştan sapmış, anormal
His aberrant behavior raised concerns among his colleagues.
(Onun sapmış davranışı, meslektaşları arasında endişe yarattı.)
The results of the experiment were aberrant and unexpected.
(Deneyin sonuçları sapmış ve beklenmedikti.)
They noticed an aberrant pattern in the data.
(Verilerde sapmış bir desen fark ettiler.)
2. Anormal:
Doğal veya beklenen duruma uymayan, normalden farklı olan
The aberrant weather patterns have caused severe droughts.
(Anormal hava düzenleri şiddetli kuraklıklara neden oldu.)
His anormal interest in insects was considered aberrant by some.
(Bazıları tarafından onun böceklere olan anormal ilgisi sapkın olarak kabul edildi.)
The child's aberrant growth rate puzzled the doctors.
(Çocuğun anormal büyüme hızı doktorları şaşırttı.)
3. Farklı:
Standart veya kabul edilmiş normlardan farklı olan
The artist's aberrant style set him apart from his contemporaries.
(Sanatçının farklı tarzı onu çağdaşlarından ayırdı.)
Her aberrant way of thinking led to innovative solutions.
(Onun farklı düşünme şekli yenilikçi çözümler getirdi.)
The aberrant species of fish was found in an isolated lake.
(Farklı balık türü, izole bir gölde bulundu.)
Aberrant
kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:
- His aberrant behavior surprised everyone. (Onun sapkın davranışı herkesi şaşırttı.)
- The results of the experiment were aberrant. (Deneyin sonuçları beklenenden farklıydı.)
- She noticed something aberrant in the data. (Verilerde bir sapma fark etti.)
- His aberrant actions caused concern. (Onun sapkın hareketleri endişeye neden oldu.)
- The weather was aberrant for this time of year. (Havanın bu mevsim için alışılmadık olması tuhaftı.)
- The animal's aberrant movements were alarming. (Hayvanın anormal hareketleri korkutucuydu.)
- Their reaction to the news was aberrant. (Habere tepkileri alışılmadıktı.)
- The painting had an aberrant style compared to his other works. (Resim, diğer eserlerine kıyasla alışılmadık bir tarza sahipti.)
- The aberrant noise made everyone look around. (Alışılmadık ses herkesin etrafına bakmasına neden oldu.)
- Her decision to leave was considered aberrant by her friends. (Ayrılma kararı, arkadaşları tarafından tuhaf olarak değerlendirildi.)
- The sudden drop in temperature was an aberrant event. (Sıcaklıktaki ani düşüş, anormal bir olaydı.)
- His aberrant comments during the meeting raised eyebrows. (Toplantı sırasında yaptığı anormal yorumlar, dikkat çekti.)
- The scientist found an aberrant result in the test sample. (Bilim insanı, test örneğinde beklenmedik bir sonuç buldu.)
- The aberrant pattern in the behavior of the cells puzzled the researchers. (Hücrelerin davranışındaki anormal desen, araştırmacıları şaşırttı.)
- The aberrant path of the storm made it difficult to predict. (Fırtınanın anormal yolu, tahmin etmeyi zorlaştırdı.)
- The child's aberrant development worried the doctors. (Çocuğun anormal gelişimi doktorları endişelendirdi.)
- Aberrant gene mutations can lead to serious health issues. (Anormal gen mutasyonları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.)
- The detective noticed aberrant details in the crime scene. (Detektif, suç mahallinde alışılmadık ayrıntılar fark etti.)
- The researcher published a paper on the aberrant behavior of certain species. (Araştırmacı, bazı türlerin anormal davranışları üzerine bir makale yayımladı.)
- The study revealed aberrant social patterns among the group. (Çalışma, grup arasında anormal sosyal kalıpları ortaya çıkardı.)
Comments:
bottom of page