top of page
kelimeKafe.com
Abductor
kelimesi anlamı:
(noun)
kaçıran kişi, kaçıran, alıkoyan kişi, dışarı çeken kas.
(noun)
kaçıran kişi, kaçıran, alıkoyan kişi, dışarı çeken kas.
Benzer Anlamlılar:
kidnapper, abductor, captor, snatcher, seizer, hijacker
Zıt Anlamlılar:
liberator, protector, defender
İlgili Kelimeler:
abduct, abduction, muscle abductor, abductor in crime
Abductor
kelimesi cümlede kullanımı:
1. Kaçıran Kişi:
Bir kişiyi zorla veya tehditle alıkoyan ve götüren kişi
The police arrested the abductor within hours.
(Polis, kaçıran kişiyi saatler içinde yakaladı.)
The abductor demanded a ransom for the child's release.
(Kaçıran kişi, çocuğun serbest bırakılması için fidye talep etti.)
The abductor was identified through security camera footage.
(Kaçıran kişi, güvenlik kamerası görüntüleri sayesinde tespit edildi.)
2. Alıkoyan Kişi:
Bir kişiyi zorla bir yerde tutan kişi
The authorities managed to track down the abductor.
(Yetkililer, alıkoyan kişiyi izlemeyi başardı.)
The victim was rescued from the abductor's hideout.
(Kurban, alıkoyan kişinin saklandığı yerden kurtarıldı.)
The abductor kept the hostages in a remote location.
(Alıkoyan kişi, rehineleri uzak bir yerde tuttu.)
3. Gasp Eden Kişi:
Bir kişiyi zorla bir yerden alıp götüren kişi
The abductor fled the scene before the police arrived.
(Gasp eden kişi, polis gelmeden önce olay yerinden kaçtı.)
She bravely fought off her abductor and escaped.
(Cesurca gasp eden kişiyle savaştı ve kaçtı.)
The community was relieved when the abductor was caught.
(Toplum, gasp eden kişi yakalandığında rahatladı.)
1. Kaçıran Kişi:
Bir kişiyi zorla veya tehditle alıkoyan ve götüren kişi
The police arrested the abductor within hours.
(Polis, kaçıran kişiyi saatler içinde yakaladı.)
The abductor demanded a ransom for the child's release.
(Kaçıran kişi, çocuğun serbest bırakılması için fidye talep etti.)
The abductor was identified through security camera footage.
(Kaçıran kişi, güvenlik kamerası görüntüleri sayesinde tespit edildi.)
2. Alıkoyan Kişi:
Bir kişiyi zorla bir yerde tutan kişi
The authorities managed to track down the abductor.
(Yetkililer, alıkoyan kişiyi izlemeyi başardı.)
The victim was rescued from the abductor's hideout.
(Kurban, alıkoyan kişinin saklandığı yerden kurtarıldı.)
The abductor kept the hostages in a remote location.
(Alıkoyan kişi, rehineleri uzak bir yerde tuttu.)
3. Gasp Eden Kişi:
Bir kişiyi zorla bir yerden alıp götüren kişi
The abductor fled the scene before the police arrived.
(Gasp eden kişi, polis gelmeden önce olay yerinden kaçtı.)
She bravely fought off her abductor and escaped.
(Cesurca gasp eden kişiyle savaştı ve kaçtı.)
The community was relieved when the abductor was caught.
(Toplum, gasp eden kişi yakalandığında rahatladı.)
Abductor
kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:
- The abductor was caught by the police in the early morning. (Kaçıran kişi, sabah erken saatlerde polis tarafından yakalandı.)
- She was terrified when she realized the abductor was nearby. (Kaçıran kişinin yakınında olduğunu fark ettiğinde dehşete düştü.)
- The abductor demanded a ransom for the victim's release. (Kaçıran kişi, kurbanın serbest bırakılması için fidye talep etti.)
- The identity of the abductor remains unknown. (Kaçıran kişinin kimliği hala bilinmiyor.)
- He was taken aback when he discovered the abductor was someone he knew. (Kaçıran kişinin tanıdığı biri olduğunu keşfettiğinde şaşkına döndü.)
- The abductor tried to hide the victim in a remote location. (Kaçıran kişi, kurbanı uzak bir yerde saklamaya çalıştı.)
- The abductor was arrested after a long investigation. (Kaçıran kişi, uzun bir soruşturmanın ardından tutuklandı.)
- She never imagined her friend could be an abductor. (Arkadaşının bir kaçıran kişi olabileceğini asla hayal etmedi.)
- The abductor threatened the victim's family to stay silent. (Kaçıran kişi, kurbanın ailesini sessiz kalmaları için tehdit etti.)
- The abductor was well-prepared for the crime. (Kaçıran kişi, suça çok iyi hazırlanmıştı.)
- They were all aback when they learned the abductor was a trusted neighbor. (Kaçıran kişinin güvendikleri bir komşu olduğunu öğrendiklerinde hepsi şaşkına döndü.)
- The abductor’s motive was still unclear to the authorities. (Kaçıran kişinin motivasyonu yetkililer için hala belirsizdi.)
- His plan was foiled, and the abductor was captured. (Planı bozuldu ve kaçıran kişi yakalandı.)
- The community was in shock after the abductor was revealed. (Kaçıran kişi ortaya çıktığında topluluk şok oldu.)
- The abductor left no traces, making it difficult for the police. (Kaçıran kişi hiç iz bırakmadı, bu da polisi zorladı.)
- The abductor was known to have committed similar crimes in the past. (Kaçıran kişinin geçmişte benzer suçlar işlediği biliniyordu.)
- Her bravery led to the capture of the abductor. (Cesareti, kaçıran kişinin yakalanmasına yol açtı.)
- The abductor’s hideout was discovered by a local resident. (Kaçıran kişinin saklandığı yer, yerel bir sakin tarafından keşfedildi.)
- The abductor managed to evade capture for several weeks. (Kaçıran kişi, birkaç hafta boyunca yakalanmaktan kaçmayı başardı.)
- The detailed confession of the abductor left everyone aback. (Kaçıran kişinin ayrıntılı itirafı herkesi şaşkına çevirdi.)
Comments:
bottom of page