top of page
Abdicate kelimesi anlamı:
(verb)
bırakmak, vaz geçmek, tahttan çekilmek, el çekmek, istifa etmek, feragat etmek, terk etmek.

Benzer Anlamlılar:

renounce, relinquish, resign, give up, step down, surrender, vacate

Zıt Anlamlılar:

retain, seize, keep, maintain

İlgili Kelimeler:

abdicated, abdicating, abdication, abdicate the throne, abdicate responsibility

Abdicate   kelimesi cümlede kullanımı:



1. Tahttan Çekilmek:
Bir kral veya kraliçenin tahtı bırakması


The king decided to abdicate the throne in favor of his son.
(Kral, tahtı oğlu lehine bırakmaya karar verdi.)

She was the first queen to abdicate in over a century.
(O, bir asırdan uzun süredir tahttan çekilen ilk kraliçeydi.)

The monarch chose to abdicate rather than face a scandal.
(Monarş, skandalla yüzleşmek yerine tahttan çekilmeyi seçti.)



2. Feragat Etmek:
Bir pozisyon veya sorumluluktan vazgeçmek


He decided to abdicate his responsibilities as a manager.
(Yönetici olarak sorumluluklarından feragat etmeye karar verdi.)

She abdicated her role in the project due to health issues.
(Sağlık sorunları nedeniyle projedeki rolünden feragat etti.)

The CEO abdicated his position after the company's failure.
(CEO, şirketin başarısızlığının ardından pozisyonundan feragat etti.)



3. Bırakmak:
Bir görevi veya yetkiyi bırakmak


The president chose to abdicate his duties after the scandal.
(Başkan, skandaldan sonra görevlerinden ayrılmayı seçti.)

He was forced to abdicate his authority during the crisis.
(Kriz sırasında otoritesini bırakmak zorunda kaldı.)

The leader abdicated his control over the organization.
(Lider, örgüt üzerindeki kontrolünü bıraktı.)

Abdicate  kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:

  • The king decided to abdicate the throne.
    • (Kral, tahtı bırakmaya karar verdi.)

  • He was forced to abdicate after the scandal.
    • (Skandaldan sonra tahtı bırakmaya zorlandı.)

  • She chose to abdicate her responsibilities.
    • (Görevlerinden feragat etmeyi seçti.)

  • The queen did not want to abdicate her position.
    • (Kraliçe, pozisyonundan feragat etmek istemedi.)

  • He surprised everyone when he decided to abdicate.
    • (Tahtı bırakmaya karar verdiğinde herkesi şaşırttı.)

  • The ruler announced he would abdicate soon.
    • (Hükümdar, yakında tahtı bırakacağını duyurdu.)

  • Many expected him to abdicate years ago.
    • (Birçok kişi, yıllar önce tahtı bırakmasını bekliyordu.)

  • She felt relieved after deciding to abdicate.
    • (Feragat etme kararı aldıktan sonra rahatladı.)

  • The decision to abdicate shocked the nation.
    • (Feragat kararı, ulusu şoke etti.)

  • He had no choice but to abdicate.
    • (Tahtı bırakmaktan başka seçeneği yoktu.)

  • The prince was ready to abdicate his claim.
    • (Prens, taht iddiasından vazgeçmeye hazırdı.)

  • Abdicate, he thought, would be the only honorable action.
    • (Feragat etmenin tek onurlu hareket olacağını düşündü.)

  • The king refused to abdicate despite the pressure.
    • (Kral, baskıya rağmen tahtı bırakmayı reddetti.)

  • She was not willing to abdicate her authority.
    • (Otoritesinden vazgeçmeye istekli değildi.)

  • The leader chose to abdicate for the good of the people.
    • (Lider, halkın iyiliği için feragat etmeyi seçti.)

  • Abdicate now, the advisors urged him.
    • (Danışmanlar ona şimdi feragat etmesi için baskı yaptı.)

  • He abdicated in favor of his younger brother.
    • (Tahtı küçük kardeşi lehine bıraktı.)

  • The president decided to abdicate after the protest.
    • (Başkan, protestodan sonra görevden çekilmeye karar verdi.)

  • She considered abdicating, but ultimately chose not to.
    • (Feragat etmeyi düşündü, ancak sonunda yapmamaya karar verdi.)

  • The complicated political situation led him to abdicate.
    • (Karmaşık siyasi durum, onu tahtı bırakmaya yöneltti.)

Comments:

Yeni eklenenler

English words with letters on the sky for english dictionary (1).png

Günün Kelimesi

word of the day

Yeni Güncellenenler

English words with letters on the sky for english dictionary (2).png
bottom of page