top of page
Abandon
kelimesi anlamı:
(verb)
terk etmek, bırakmak, vazgeçmek, yüzüstü bırakmak, yarıda kesmek, feragat etmek, yarıştan çekilmek, haklarını devretmek.
(verb)
terk etmek, bırakmak, vazgeçmek, yüzüstü bırakmak, yarıda kesmek, feragat etmek, yarıştan çekilmek, haklarını devretmek.
Benzer Anlamlılar:
forsake, desert, leave, quit, give up, relinquish, renounce, surrender, vacate
Zıt Anlamlılar:
keep, continue, maintain, claim, pursue
İlgili Kelimeler:
abandoned, abandoning, abandonment, abandon hope, abandon ship
Abandon
kelimesi cümlede kullanımı:
1. Terk Etmek:
Bir şeyi veya birini geride bırakmak, onunla ilgilenmeyi bırakmak
She had to abandon her car on the side of the road.
(O, arabasını yol kenarında terk etmek zorunda kaldı.)
The soldiers were forced to abandon their posts.
(Askerler, mevzilerini terk etmek zorunda kaldılar.)
He decided to abandon his career in order to pursue his passion.
(Tutkusunu takip etmek için kariyerini terk etmeye karar verdi.)
2. Vazgeçmek:
Bir şeyden tamamen vazgeçmek veya bir planı uygulamaktan geri durmak
They decided to abandon the project due to lack of funds.
(Fon yetersizliği nedeniyle projeden vazgeçmeye karar verdiler.)
She abandoned her dreams of becoming an actress.
(Aktris olma hayallerinden vazgeçti.)
He abandoned his attempt to climb the mountain.
(Dağa tırmanma girişiminden vazgeçti.)
3. Bırakmak:
Bir şey üzerinde çalışmayı, ilgilenmeyi veya onu devam ettirmeyi durdurmak
The match was abandoned due to bad weather.
(Kötü hava koşulları nedeniyle maç bırakıldı.)
She abandoned her studies to travel the world.
(Dünyayı gezmek için çalışmalarını bıraktı.)
The plan was abandoned after much deliberation.
(Plan, uzun tartışmalar sonucunda bırakıldı.)
4. Kontrolsüzce Hareket Etmek:
Hiçbir kısıtlama veya kontrol olmaksızın hareket etmek
They danced with abandon at the party.
(Partide kontrolsüzce dans ettiler.)
He spoke with abandon about his adventures.
(Macera hikayelerini kontrolsüzce anlattı.)
She lived her life with a sense of abandon.
(Hayatını kontrolsüzce yaşadı.)
1. Terk Etmek:
Bir şeyi veya birini geride bırakmak, onunla ilgilenmeyi bırakmak
She had to abandon her car on the side of the road.
(O, arabasını yol kenarında terk etmek zorunda kaldı.)
The soldiers were forced to abandon their posts.
(Askerler, mevzilerini terk etmek zorunda kaldılar.)
He decided to abandon his career in order to pursue his passion.
(Tutkusunu takip etmek için kariyerini terk etmeye karar verdi.)
2. Vazgeçmek:
Bir şeyden tamamen vazgeçmek veya bir planı uygulamaktan geri durmak
They decided to abandon the project due to lack of funds.
(Fon yetersizliği nedeniyle projeden vazgeçmeye karar verdiler.)
She abandoned her dreams of becoming an actress.
(Aktris olma hayallerinden vazgeçti.)
He abandoned his attempt to climb the mountain.
(Dağa tırmanma girişiminden vazgeçti.)
3. Bırakmak:
Bir şey üzerinde çalışmayı, ilgilenmeyi veya onu devam ettirmeyi durdurmak
The match was abandoned due to bad weather.
(Kötü hava koşulları nedeniyle maç bırakıldı.)
She abandoned her studies to travel the world.
(Dünyayı gezmek için çalışmalarını bıraktı.)
The plan was abandoned after much deliberation.
(Plan, uzun tartışmalar sonucunda bırakıldı.)
4. Kontrolsüzce Hareket Etmek:
Hiçbir kısıtlama veya kontrol olmaksızın hareket etmek
They danced with abandon at the party.
(Partide kontrolsüzce dans ettiler.)
He spoke with abandon about his adventures.
(Macera hikayelerini kontrolsüzce anlattı.)
She lived her life with a sense of abandon.
(Hayatını kontrolsüzce yaşadı.)
Abandon
kelimesi ile ilgili cümle örnekleri:
- They decided to abandon the project due to lack of funds. (Finans eksikliği nedeniyle projeyi terk etmeye karar verdiler.)
- She felt a pang of guilt when she had to abandon her old house. (Eski evini terk etmek zorunda kaldığında suçluluk hissetti.)
- The ship was abandoned after the storm damaged it beyond repair. (Fırtına gemiyi tamir edilemeyecek kadar hasarladığında gemi terk edildi.)
- We had to abandon our plans for a picnic because of the rain. (Yağmur nedeniyle piknik planlarımızı terk etmek zorunda kaldık.)
- He abandoned his car on the roadside after it broke down. (Araba bozulduktan sonra onu yol kenarına terk etti.)
- The soldiers had to abandon the base when it was overrun by enemy forces. (Soldatlar, üs düşman kuvvetleri tarafından ele geçirildiğinde onu terk etmek zorunda kaldılar.)
- She abandoned her old routine in favor of a healthier lifestyle. (Eski rutinini daha sağlıklı bir yaşam tarzını tercih ederek terk etti.)
- The puppy was abandoned by its previous owners and found a new home. (Yavru köpek, önceki sahipleri tarafından terk edildi ve yeni bir yuva buldu.)
- They abandoned their journey and returned home due to the severe weather. (Kötü hava koşulları nedeniyle yolculuklarını terk edip eve döndüler.)
- He was forced to abandon his plans when an urgent issue arose. (Aciliyet gerektiren bir sorun ortaya çıktığında planlarını terk etmek zorunda kaldı.)
- The company had to abandon the outdated technology and upgrade their systems. (Şirket, eski teknolojiyi terk edip sistemlerini güncellemek zorunda kaldı.)
- She abandoned the idea after realizing it was impractical. (Fikrinin uygulanabilir olmadığını fark ettikten sonra onu terk etti.)
- They abandoned the old policy in favor of a new approach. (Eski politikayı terk edip yeni bir yaklaşıma geçtiler.)
- The city had to abandon several streets due to flooding. (Şehir, sel nedeniyle birkaç sokağı terk etmek zorunda kaldı.)
- He abandoned his old habits and embraced a new way of living. (Eski alışkanlıklarını terk edip yeni bir yaşam tarzını benimsedi.)
- The explorers were forced to abandon their expedition when supplies ran out. (Kaşifler, malzemeler tükendiğinde keşiflerini terk etmek zorunda kaldılar.)
- The team abandoned their original design for something more efficient. (Ekip, daha verimli bir şey için orijinal tasarımlarını terk etti.)
- The landlord decided to abandon the idea of renovating the old building. (Mülk sahibi, eski binayı yenileme fikrini terk etmeye karar verdi.)
- The activists had to abandon their plans for the rally due to safety concerns. (Güvenlik endişeleri nedeniyle aktivistler, miting planlarını terk etmek zorunda kaldılar.)
- She abandoned her fears and pursued her dreams with determination. (Korkularını terk edip hayallerini kararlılıkla takip etti.)
- The company’s decision to abandon the market led to significant financial losses. (Şirketin pazarı terk etme kararı büyük finansal kayıplara yol açtı.)
Comments:
bottom of page